İnsanın Yaratılış Gayesi ve Hayatın Anlamı
### **Ana Başlık: İnsanın Yaratılış Gayesi ve Hayatın Anlamı**
#### **Hayatı ve Varlığımızı Sorgulamak**
* Konuşmacı, insanın "Buraya neden geldik, gayemiz ne?" sorusunu sorması gerektiğini vurgulayarak başlar.
* Bir insanın bulunduğu yerde niçin bulunduğunun farkında olması gerektiğini, bu sorgulamanın 12-15 yaşlarından itibaren başlaması gerektiğini belirtir.
* Ancak toplum, medya (diziler, filmler) ve diğer dış etkenler, zihnimizi başka şeylerle meşgul ederek bu temel soruları sormamıza engel olur.
* Akıllı bir insanın, etrafındaki olayları gözlemleyip anlamlandırması ve "Ben niçin buradayım?" sorusunu sorması en doğal hakkıdır.
#### **Dünyaya Gelişimiz ve Anlam Arayışı**
* Konuşmacı, bir adada gözümüzü açtığımızı hayal etmemizi ister. Böyle bir durumda ilk sorulacak sorular "Buraya nasıl geldik, kim getirdi, amacımız ne?" olurdu.
* Bu benzetmeyle, aslında dünyaya gelişimizin de bir anda ve aniden olduğunu vurgular. Bir anda yokken var oluruz ve bu durum, sorgulamayı gerektirir.
* Hayatımız boyunca gördüğümüz ölümler, insanların nereye gittiği gibi konular da en temel merak ve sorgulama alanları olmalıdır.
* Bu soruları sormamız, bizi yaratılış gayemizi anlamaya yönlendirir.
#### **Dünya Hayatının Geçiciliği ve Aldatıcı Hedefler**
* Toplumun bize dayattığı okumak, üniversite bitirmek, evlenmek, para kazanmak gibi hedeflerin asıl amaç olmadığını, bunların geçici olduğunu belirtir.
* Varlığımızın ve sahip olduğumuz her şeyin (güzellik, gençlik, mal-mülk) fani olduğunu, zamanla eskiyip yok olduğunu söyler.
* Babasının biriktirdiği ve vefatından sonra tedavülden kalktığı için değersiz hale gelen paraları örnek vererek, dünya malının nihai bir hedef olamayacağını çarpıcı bir şekilde anlatır.
* Eğer hedefimiz sadece dünyayı kazanmaksa, bu hedefin sonu hüsran olacaktır, çünkü dünya da içindekiler de kalıcı değildir.
#### **İnsanın Asıl Vazifesi: Kulluk ve Marifetullah**
* İnsanın asıl vazifesi, gururu ve benliği bırakıp Allah'a karşı acizliğini, zayıflığını ve muhtaçlığını anlamasıdır.
* Bu anlayışla, dua ve yakarış ile "kul" olduğunu göstermelidir.
* Allah, "Ben gizli bir hazine idim, bilinmek istedim ve kâinatı yarattım" buyurur. İnsanın en büyük vazifesi, kendisini ve bu kâinatı yaratan Rabbini tanımaktır.
* İnsan, bu muhteşem kâinatın "dikkatli bir seyircisi", "anlayışlı bir okuyucusu" ve varlıkların ibadetlerini yöneten "hürmetli bir ustabaşısı" hükmündedir.
* Kâinat bir kitaptır; atomlar harfler, varlıklar ise kelimeler ve cümlelerdir. Bu kitabı okuyarak Allah'ın sanatını, ilmini, kudretini ve O'nun bizi ne kadar çok sevdiğini anlamalıyız.
* Gördüğümüz her güzellik ve sanat karşısında "Sübhanallah, Maşallah, Bârekallah" diyerek, kâinatın zikir ve tesbihine katılmalıyız.
Yorumlar
Yorum Gönder