Allah'ı tesbih etmek, sadece belirli kelimeleri tekrar etmekten çok daha derin bir eylemdir. Bu, bir bilinç hali, bir yaşam biçimi ve bir ibadettir.
Allah'ı tesbih etmenin yollarını dört ana başlıkta toplayabiliriz:
1. Lisan ile Tesbih (Dil ile Yapılan Tesbih)
Bu, en yaygın ve bilinen tesbih şeklidir. Belli zikir ifadelerini dil ile söyleyerek yapılır. Bu ifadelerin her biri, Allah'ın bir sıfatını ve O'nun yüceliğini vurgular.
"Subhanallah" (سُبْحَانَ ٱللَّٰهِ): Anlamı: "Allah, her türlü eksiklikten, noksanlıktan ve O'na yakışmayan her şeyden uzaktır, münezzehtir."
Ne zaman söylenir? Hayret verici, şaşırtıcı veya güzel bir şey görüldüğünde (bir manzara, bir sanat eseri, bir doğa olayı). Ya da Allah hakkında olumsuz bir düşünce akla geldiğinde, O'nu bu düşünceden tenzih etmek için söylenir.
"Elhamdulillah" (ٱلْحَمْدُ لِلَّٰهِ): Anlamı: "Hamd (her türlü övgü ve şükür) Allah'a mahsustur."
Ne zaman söylenir? Bir nimet elde edildiğinde, güzel bir şey yaşandığında, bir zorluktan kurtulunduğunda; kısacası hayatın her anında şükrü ve övgüyü Allah'a yöneltmek için söylenir.
"Allahu Ekber" (ٱللَّٰهُ أَكْبَرُ): Anlamı: "Allah en büyüktür."
Ne zaman söylenir? Allah'ın büyüklüğünü ve kudretini hissettiğimizde, dünyevi işlerin veya zorlukların bizi aştığını düşündüğümüzde, her şeyin O'nun kontrolünde olduğunu hatırlamak için söylenir. Namazın temel direklerinden biridir.
"La ilahe illallah" (لَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّٰهُ): Anlamı: "Allah'tan başka ilah yoktur."
Ne zaman söylenir? Tevhidin, yani Allah'ın birliğinin en temel ifadesidir. Her an söylenebilir ve zikrin en faziletlilerinden biri olarak kabul edilir.
Özellikle Namaz Sonrası Tesbihat:
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), farz namazların ardından yapılan tesbihatı teşvik etmiştir. Geleneksel olarak 33 defa "Subhanallah", 33 defa "Elhamdulillah" ve 33 defa "Allahu Ekber" denir ve ardından "La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh..." duasıyla 100'e tamamlanır. Bu, lisan ile tesbihin en sistematik uygulamalarından biridir.
2. Beden ile Tesbih (Fiillerle Yapılan Tesbih)
Bu, vücudun ve organların Allah'ın emirlerine uyarak O'nu yüceltmesidir.
Namaz Kılmak: Namaz, bedensel tesbihin zirvesidir. Rükûda eğilerek "Sübhâne Rabbiye'l-Azîm" (Yüce Rabbim her türlü eksiklikten uzaktır) demek, secdeye kapanarak "Sübhâne Rabbiye'l-A'lâ" (En Yüce Rabbim her türlü eksiklikten uzaktır) demek; hem dilin hem de bedenin aynı anda yaptığı mükemmel bir tesbihtir.
Allah'ın Yasaklarından Kaçınmak: Gözü haramdan korumak gözün tesbihi, kulağı gıybetten korumak kulağın tesbihi, eli harama uzatmamak elin tesbihidir. Bedenin her bir uzvunu Allah'ın rızasına uygun kullanmak, fiilî bir tesbihtir.
Allah'ın Emirlerini Yerine Getirmek: Oruç tutmak, zekat vermek, anne-babaya iyi davranmak gibi her salih amel, bedenin Allah'ı yüceltme biçimidir.
3. Kalp ve Akıl ile Tesbih (Tefekkür ile Yapılan Tesbih)
Bu, tesbihin en derin ve en anlamlı boyutudur. Dilin söylediğini kalbin ve aklın tasdik etmesidir.
Kâinatı Okumak: Gökyüzüne, yıldızlara, bir çiçeğin yapısına, bir karıncanın nizamına, insanın yaratılışındaki mucizelere bakıp düşünmek... Bu kusursuz düzen ve sanat karşısında yaratıcının ne kadar yüce, ne kadar kudretli ve her türlü eksiklikten ne kadar uzak olduğunu idrak etmek, kalbin "Subhanallah" demesidir.
Kur'an Ayetleri Üzerinde Düşünmek (Tedebbür): Kur'an'ın anlattığı kıssalar, verdiği örnekler ve Allah'ın sıfatları üzerine derinlemesine düşünmek, aklın ve kalbin tesbihidir.
Allah'ın Varlığını ve Yüceliğini Hissetmek: Sadece dil ile değil, bütün bir varlık olarak Allah'ın azametini, merhametini ve kusursuzluğunu hissetmeye çalışmak, kalbi bir tesbihtir. Kur'an'da akıl sahiplerinin şu duası tam da bu tür bir tesbihtir:
"Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. ‘Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın. Sen her türlü eksiklikten uzaksın. Bizi cehennem azabından koru!’ derler." (Âl-i İmrân Suresi, 3:191)
4. Hal ile Tesbih (Durum ve Davranışlarla Yapılan Tesbih)
Bu, bir Müslümanın genel ahlakı ve duruşuyla Allah'ı yüceltmesidir.
Sabır Göstermek: Bir musibet anında isyan etmek yerine, Allah'ın takdirine rıza gösterip sabretmek, O'nun adaletini ve hikmetini eylemle tesbih etmektir.
Şükür Halinde Olmak: Nimetler karşısında şımarmak yerine, alçakgönüllü olup bu nimetleri verenin Allah olduğunu bilerek yaşamak, bir şükür ve tesbih halidir.
Güzel Ahlak: Dürüst, adil, merhametli ve affedici olmak, İslam'ın güzelliğini kendi üzerinde sergilemektir. Bu, "İşte benim Rabbim böyle güzel ahlakı emreder" demenin sessiz bir yoludur ve en etkili tesbihlerden biridir.
Özetle, Allah'ı tesbih etmek:
Dille: "Subhanallah, Elhamdulillah, Allahu Ekber" diyerek,
Bedenle: Namaz kılarak, O'nun emirlerine uyarak,
Akılla: Kâinatı ve yaratılışı tefekkür ederek,
Kalple: O'nun azametini ve sevgisini hissederek,
Halle: Sabrederek, şükrederek ve güzel ahlaklı olarak gerçekleştirilen kapsamlı bir ibadettir.
En makbul tesbih, bu dört unsurun birleştiği, yani dilin söylediğini kalbin hissettiği, aklın anladığı ve bedenin yaşadığı tesbihtir.
"Başka ne anlamalıyız?" sorusu, konunun ruhuna inmemizi sağlayan en önemli sorudur. Tesbihin tanımını ve nasıl yapılacağını anladıktan sonra, onun hayatımızdaki dönüştürücü rolünü ve derin anlam katmanlarını kavramalıyız.
İşte tesbih kavramından anlamamız gereken diğer hayati noktalar:
1. Tesbih, Bir Dünya Görüşüdür: Kâinatı Anlamlandırma Biçimi
Tesbih, sadece bir zikir eylemi değil, aynı zamanda kâinata bakışımızı temelden değiştiren bir perspektiftir.
Sessiz Evrenden Konuşan Evrene: Tesbih bilinciyle bakan biri için evren, cansız, rastgele ve anlamsız bir yer değildir. Aksine, her zerresiyle Yaratıcısını anan, O'nun sanatını ve kudretini ilan eden dev bir zikir korosudur. Bir çiçeğin açması, bir nehrin akması, rüzgarın esmesi, artık sadece fiziksel olaylar değil, aynı zamanda birer "Subhanallah" nidasıdır.
Yalnızlıktan Kurtuluş: Bu bakış açısıyla insan, kâinatta yalnız olmadığını anlar. Kendisiyle aynı amaca, yani Allah'ı anmaya ve yüceltmeye yönelmiş devasa bir varlıklar topluluğunun parçası olduğunu hisseder. Bu, derin bir aidiyet ve huzur duygusu verir.
2. Tesbih, Bir Güç ve Sığınak Kaynağıdır
Tesbih, özellikle zor zamanlarda manevi bir sığınak ve tükenmez bir güç kaynağıdır. Kur'an, bu gerçeğe defalarca işaret eder.
Göğsü Daraldığında Peygamber'e Gelen Emir: "(Ey Muhammed!) Andolsun, onların söyledikleri yüzünden senin göğsünün daraldığını biliyoruz. O hâlde, Rabbini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol." (Hicr Suresi, 15:97-98)
Bu ayet, can sıkıntısı, üzüntü, stres ve dış baskılar karşısında tesbihin nasıl bir terapi ve çözüm olduğunu gösterir. Sorunlara odaklanıp boğulmak yerine, sorunların Yaratıcısına yönelip O'nun büyüklüğünü anmak, insana dayanma gücü verir. Problemi değil, çözümü büyütmektir.
3. Tesbih, Kibri Kırar ve Tevazuyu Öğretir
İnsanın en büyük zaaflarından biri kibirdir; başarıyı, gücü ve yeteneği kendinden bilmesidir. Tesbih, bu hastalığın panzehiridir.
"Ben" Yerine "O": Bir başarı elde ettiğinizde "Elhamdulillah" (Hamd Allah'adır) demek, bu başarının gerçek sahibinin Allah olduğunu ikrar etmektir. Şaşırtıcı bir sanat eseri ortaya koyduğunuzda "Subhanallah" (Allah ne kadar kusursuzdur) demek, bu yeteneğin sizden değil, size lütfeden Yaratıcıdan geldiğini hatırlamaktır.
Varlık Hiyerarşisindeki Yerini Bilmek: Dağların, denizlerin, galaksilerin Allah'ı tesbih ettiğini düşünen bir insan, kendi acizliğinin ve küçüklüğünün farkına varır. Bu farkındalık, kibri kırar ve insana gerçek tevazuyu (alçakgönüllülüğü) kazandırır.
4. Tesbih, Sadece "İyi ve Güzel Anlar" İçin Değildir
Genellikle tesbihi, güzel bir manzara veya olumlu bir durum karşısında yapılan bir eylem olarak düşünürüz. Oysa tesbih, olumsuzluklar karşısında da bir duruş beyanıdır.
Kötülük Karşısında Tenzih: Bir zulüm, bir haksızlık veya büyük bir günah gördüğünüzde "Subhanallah" demek, "Benim Rabbim bu çirkinlikten, bu adaletsizlikten, bu günahtan uzaktır ve münezzehtir. Bu kötülük O'ndan kaynaklanmaz" demektir. Bu, Allah'ı O'na yakıştırılmaya çalışılan her türlü olumsuzluktan tenzih etmektir. Bu, çok güçlü bir imânî duruştur.
5. Mekanik Tekrardan Kalbî Zikre Geçişin Önemi
Anlamamız gereken en kritik noktalardan biri de budur.
Dilin, Kalbin Tercümanı Olması: Elimizde tesbih boncukları varken aklımızın pazarda, işte veya başka hayallerde olması, tesbihin ruhunu kaçırmaktır. Asıl amaç, dilin söylediğini kalbin hissetmesi, aklın tasdik etmesidir.
Az ve Öz > Çok ve Boş: Anlamını düşünerek, hissederek ve yaşayarak söylenen on adet "Subhanallah", aklı başka yerde, kalbi gaflette olarak söylenen binlerce tesbihten çok daha değerlidir. Önemli olan sayısal çokluk değil, niteliksel derinliktir.
Sonuç olarak anlamamız gereken şudur:
Tesbih, bir kelime setini tekrarlamaktan ibaret bir ritüel değildir. O, bir bilinç halidir; kâinatı Allah'ın sanatı olarak okuma bilinci. Bir sığınaktır; zorluklar karşısında dayanma gücü bulma sığınağı. Bir ahlak eğitimidir; kibri kırıp tevazuyu kuşanma eğitimi. Ve en önemlisi, bir diyalogdur; kulun, bütün varlıklarla birlikte Yaradan'ına sunduğu evrensel bir sevgi, saygı ve yüceltme ilanıdır.
Bu, hayatı Allah ile yaşamaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder