Muhammed Suresi 7, ilahi yardım

Muhammed Suresi'nin 7. ayeti, İslam düşüncesinde "Sünnetullah" olarak bilinen ilahi yasaların en temel prensiplerinden birini ortaya koyar. Bu ayeti derinlemesine inceleyerek hikmetini, mesajını, günümüzdeki yansımalarını ve çözümlerini adım adım ele alalım.

Ayetin Kendisi:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ

"Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a (Allah'ın dinine) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar (kaydırmaz)." (Muhammed Suresi, 47:7)


1. Hikmeti ve İlahi Mesajı Nedir?

Bu ayetin hikmeti, Allah ile kul arasındaki ilişkinin tek taraflı bir beklentiye değil, karşılıklı bir çabaya dayandığını göstermesidir. Allah'ın yardımı, pasif bir şekilde bekleyerek değil, aktif bir gayret göstererek elde edilir.

Temel Mesajları Şunlardır:

  • İlahi Sünnet (Allah'ın Değişmez Yasası): Ayet, evrenin fiziksel yasaları gibi işleyen manevi bir yasayı (Sünnetullah) ortaya koyar: Sebep-sonuç ilişkisi. Kulun samimi çabası (sebep), Allah'ın yardımının gelmesine (sonuç) vesile olur. Allah, kullarının eliyle dinini yüceltmeyi murat etmiştir.

  • "Allah'a Yardım Etmek" Ne Demektir?: Cenab-ı Hak'ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. O, Samed'dir. "Allah'a yardım etmek" ifadesi mecazidir ve şu anlamlara gelir:

    • Allah'ın dinini yaşamak ve yüceltmek: İslam'ın emirlerini kendi hayatında tatbik etmek, ahlakıyla örnek olmak.

    • Adaleti ve Hakkı Savunmak: Toplumda ve dünyada adaletin, doğruluğun ve iyiliğin yayılması için mücadele etmek. Zulmün ve haksızlığın karşısında durmak.

    • İnsanlığa Hizmet Etmek: Allah'ın yarattıklarına şefkatle ve hizmet aşkıyla yaklaşmak.

    • Allah'ın Mesajını Yaymak: İslam'ın evrensel barış ve adalet mesajını güzel bir üslupla insanlara ulaştırmak için gayret göstermek.

  • İki Aşamalı İlahi Destek: Ayet, Allah'ın yardımının iki yönlü olduğunu belirtir:

    1. "O da size yardım eder (Yensurkum)": Bu, karşılaşılan zorluklarda, düşmanlar karşısında veya hedeflere ulaşma sürecinde gelen ilahi nusrettir. Başarı, zafer ve engellerin aşılmasıdır.

    2. "Ayaklarınızı sabit kılar (Yusebbit Akdâmekum)": Bu, zaferden daha derin ve kalıcı bir yardımdır. Anlamı şudur:

      • Manevi Sebat: Zorluklar karşısında imanın sarsılmaması, şüpheye düşülmemesi.

      • Psikolojik Dayanıklılık: Korku, panik ve yılgınlığa kapılmadan metanetle durabilmek.

      • İstikamet Üzere Kalmak: Başarı anında kibre kapılmamak, zorluk anında ümitsizliğe düşmemek; yolda kalmaktır. Ayakların kaymaması, yoldan sapmamaktır.

Kısacası, ilahi mesaj şudur: "Siz ilk adımı atın, gayretinizi gösterin ki Ben de size hem zaferi vereyim hem de o zaferi taşıyabilecek manevi gücü ve istikameti lütfedeyim."


2. Günümüze Yansımaları Nelerdir?

Bu ayetin prensipleri, günümüzde hem bireysel hem de toplumsal hayatta açıkça görülmektedir.

  • Bireysel Yansımalar:

    • Manevi Boşluk ve Tembellik: Birçok insan, "Allah yardım etmiyor" diyerek dua ve ibadetlerinde tembellik gösterir. Ayet, tam tersini söyler: Sen namaza, duaya, ahlaklı yaşamaya gayret ederek "Allah'a yardım et ki" O'nun yardımı sana gelsin.

    • Kötü Alışkanlıklarla Mücadele: Sigara, gıybet, tembellik gibi bir alışkanlıktan kurtulmak isteyen kişi, önce iradesini ortaya koyup ilk adımı atmalıdır. Bu adımı attığında, Allah ona sebat ve dayanma gücü verir. İlk adımı atmadan ilahi yardım beklemek, ayetin ruhuna aykırıdır.

    • Kariyer ve Başarı: Bir öğrenci derslerine çalışarak, bir çalışan işini dürüstçe yaparak Allah'ın adalet, liyakat ve çalışma emrine "yardım etmiş" olur. Bunun sonucunda Allah da ona başarıyı ve istikrarı nasip eder.

  • Toplumsal ve Ümmet Düzeyinde Yansımalar:

    • Adaletsizlik ve Zulüm: Müslüman coğrafyalardaki zulüm ve haksızlıklar karşısında Müslümanların pasif kalması, birlik olamaması, "Allah'ın dinine yardım etme" sorumluluğunu yerine getirmemesi, ilahi yardımın gecikmesinin en büyük sebebidir.

    • Bilim ve Teknolojide Geri Kalmışlık: Bilgi üretmek, çalışmak, icat yapmak da Allah'ın "Oku!" ve "Düşün!" emirlerine uymaktır ve dolayısıyla "Allah'a yardım etmektir". Bu alanlarda gösterilen tembellik, toplumun ayaklarının ekonomik ve siyasi olarak "kaymasına" neden olur.

    • Ahlaki ve Kültürel Zayıflık: Toplumun kendi değerlerini, ahlakını ve kimliğini korumak için gayret göstermemesi, yabancı kültürlerin olumsuz etkilerine karşı savunmasız kalmasına yol açar. Bu da "ayakların kayması"dır.


3. Çözümleri Nelerdir?

Ayetin kendisi, sorunların kaynağını gösterdiği gibi çözüm yolunu da sunmaktadır.

  1. Aktif Sorumluluk Bilinci: "Kadercilik" adı altında tembelliği ve pasifliği meşrulaştıran anlayıştan kurtulmak. Sorunların çözümü için ilk adımı atma sorumluluğunun bizde olduğunu kabul etmek.

  2. Niyet ve Eylem Bütünlüğü: Yapılan her işi (okumak, çalışmak, aileye bakmak, adaleti savunmak) "Allah'ın dinine yardım" niyetiyle yapmak. Bu niyet, eylemlerimize manevi bir güç ve bereket katar.

  3. Bireysel Islah: Her bireyin önce kendi hayatını İslam'ın ilkelerine göre düzenlemesi gerekir. Namazını kılan, ahlakını güzelleştiren, işini dürüst yapan her birey, aslında toplumsal bir değişimin temelini atar ve "Allah'a yardım eder".

  4. Kolektif Çaba ve Birlik: Ayetteki hitap çoğuldur ("Ey iman edenler!"). Bu, çözümün bireysel çabaların birleşerek kolektif bir güce dönüşmesinde yattığını gösterir. Adaletsizliklere karşı sivil toplum kuruluşları, yardım faaliyetleri, ilmi çalışmalar gibi organize çabalar, "Allah'a yardım etmenin" en güçlü yollarındandır.

  5. Sebat ve Sabır: Ayetin "ayakları sabit kılma" vaadi, yolun zorlu olacağını ima eder. Çözümler hemen gelmeyebilir. Önemli olan, doğru yolda sebat etmek, ümitsizliğe kapılmadan gayrete devam etmektir.

Özetle: Muhammed Suresi 7. ayeti, atalete ve pasif beklentiye karşı ilahi bir manifestodur. Bize der ki; "Değişimin anahtarı sizin elinizdedir. Siz samimiyetle ve gayretle doğruluk, adalet ve iyilik için adım atın; Ben de size hem dünyevi başarıyı hem de o başarıyı taşıyacak manevi sağlamlığı ve istikameti vereceğim." Çözüm, şikayet etmekte değil, sorumluluk alıp harekete geçmektedir.

Yorumlar

Popüler Yayınlar